Gün boyunca bir çok hesaptan yukarı kaydır, linki sizinle paylaştım, çok ucuz ürünleri linkledim gibi gönderilere maruz kalıyoruz. Bir çoğumuz biliyoruz ki bunu paylaşan hesapların çoğu maalesef ürünleri kullanmadan sadece para karşılığında kendi kitlesini markaya ulaştırmak için kullanmaktadır. Günümüzde pazarlamanın bileşenleri o kadar hızlı değişti ki. Artık eski kafayla bir şeyleri satabilmek tarihin çöplüğüne atıldı gibi. Hızlı yaşayan hızlı tüketen ve tükettiğinden haz alamayan birer kitleye dönüştük. İster istemez arkamızda bir çöp yığını oluşturuyoruz. Bu dünyada şuan değiştirmek istediğim bir şey olsaydı bu muhakkak tüketim çılgınlığını engellemek olurdu. influencerlar ile çalışacak olsaydım sadece bir kişi ile değil binlerce mikro influencer ile çalışmak isterdim. Ve stratejim kesinlikle tüketimi teşvik etmek değil, minimum harcama ile maksimum yarar sağlayacak yolları denemek olurdu.Kesinlikle hayatımızın nasıl görünmesi gerektiğine dair bir yanılgı söz konusu. Reklamlar olsun, sosyal medya olsun tüm bunlar hayatımızın mükemmel olması gerektiğini söyleyen bir illüzyon. Diğer insanların hayatlarını kullanmak doğal bir şey ve hatta hayali hayatları bile. Reklamlarda gördüğümüz o şekerlemeler, magazin dergilerini açtığınızda muhteşem hayatlarla karşılaşırsınız. Birçok insan için bu tür şeyler şu hale geliyor. Bu hayata nasıl ulaşılır, ne kadar yaklaşabilirim? Bu şekilde yaşamaya çalışırken bir doyumsuzluk oluşabiliyor. Ve yine çoğumuz böyle bir hayat yaşamaktan başka bir alternatif görmüyor. Reklamcılık kültürümüzü kirletip içine sızdı. Reklam izlediğimiz filmlerde, tv programlarında, kitaplarımızda, Hastahanelerimizde, taksilerde... Bir çaycıda yanına oturan kişi o çay markası tarafından yanına gönderilmiş olabilir. Bu olay yavaşça gelişti. Bir günde bir yılda oluşan bir şey değil bu. Bu bize çok para kazanmak isteyen kişiler tarafından yavaşça ve emin adımlarla 100 senedir satılmaya devam ediliyor. Bize bunlara gerçekten ihtiyacımız olduğuna inandırmak istiyorlar. #tatilsepeti#tatilsepetistrateji#tatilsebebimvarDevamı yorumda... ... See MoreSee Less
Şüphesiz son yıllarımın en güzel kamp tecrübesi @hakkiyvuz ile Diyarbakır'da kara tren ile başlayan ve Antalya'da biten tecrübeydi. Diyarbakır, Sivas, Kayseri, Konya, Nevşehir, İzmir, Muğla derken Antalya'ya 1 hafta gibi bir sürede geldik. Hepsinde ayrı ayrı anılar yaşadık. Güzel tecrübeler edindik. Kapadokya'da kamp yapacak bir yer ararken, Sabah balon uçuşlarını seyredeceğimiz için peribacalarına yakın kalmak istedik ve çadırımızı 2. fotoğrafta gördüğünüz gibi hemen dağın yamacına kurduk. Gece çadır etrafında biraz sesler olmasına rağmen pek aldırıış etmemiştim. Sabah kalkıp dışarıya adım atacakken ayakkabımın tekinin olmadığını fark ettim.😅 Gece oluşan sesleri düşünürken yanımızan bir köpek yavrusunun geçtiğini fark ettim. Sonra hemen ayakkabımın köpekler tarafından götürülebileceği aklıma geldi ve köpeği takip etmeye başladım. Meğerse yavru köpek gece tekini alıp mağaraya götürmüş.☺ Neyseki o geceyide atlatıp balonların uçuşunu seyrettik. Kapadokya'daki evler Mardindeki taş evleri anımsatıyor. Yasaklardan sonra ve sıcaklar tam gelmeden gidip o tarihi yaşamanızı öneririm. #tatilsepeti#tatilsepetiyolhikayeleri#tatilsebebimvar... See MoreSee Less
Oslo'ya vardığımız gibi opera binasına gidip ordan şehri izledik. Bir sonraki gün ise yaklaşık 50 krona bisiklet kiralayıp "The Vigeland Park" heykel parkını gezdik. Hafiften çiseleyen yağmur giderek şiddetini artırıp adeta sağanak yağışa dönüşmüştü. Bizde 3 arkadaş bir daha buraya gelme şansımız olmayabilir, onun için ne olursa olsun gezmeye devam etmeliyiz deyip sırılsıklam biir şekilde gezmeye devam etmiştik. @aydogancanberk Sonrasında rüzgarın etkisiyle kurulanmıştık tabi 😃 İsveç ve Norveç'te en çok garibime giden şey suyun çok pahalı olmasıydı. Türkiye fiyatına göre 0,5 L bir pet şişe su İsveç'te 23 lira Norveç'te ise 28 liraydı. Ama işin daha güzel bir tarafı vardı o da musluklardan gelen su bile içilebilir durumdaydı. Şişelerimizi Çeşmelerden tekrar tekrar doldurabiliyorduk. Ben bu durumu bildiğim için küçük bir çantayı abur cubur ile doldurmuştum. Ne zaman aklıma gelse yüzümde bir tebessüm oluşur. #tatilsepetigastronomi #tatilsepeti#tatilsebebimvar... See MoreSee Less
17 Mayıs'tan sonra tekrar yasakların kalkacağını umut ediyoruz. Muhtemelen tekrar balkanlara rahat bir şekilde gidip geleceğiz. Saraybosna ve belgrad taraflarına gitmek isteyen için daha önce yazmış olduğum rehberi sizlerle paylaşmak istedim.Saraybosna ve Belgrad İzlenimlerimDaha önce İsveç ve İngiltere vizeleri için yaptığım başvurular ile ilgili uzunca yazılar yazmıştım. Doğrusu bu proje benim için sürpriz oldu. Projeden 10 gün önce projeye seçildiğimi öğrendim. Proje yeri Sırbistan olduğu için vizesiz seyahat etme imkanı bulacaktım. “Develop Yourself to Develop Your Rural Community” adlı projede özellikle kırsal kesimde ikamet eden gençlerin girişimcilik ile ilgili bilgilerin arttırılmasına yönelik gerçekleştirilen seminere katılma fırsatı buldum.Eğitim kursuna Türkiye’den 3 arkadaş gittik. Ayrıca Sırbistan, Yunanistan, İtalya, Polonya, Romanya ve Slovakya’dan katılımcılar vardı. Projeye bir hafta kaldığından hemen bilet ayarlama telaşına girdim. Balkanlara ilk defa gideceğimden Saraybosna’yı görüp öyle Sırbistan’a geçme kararı aldım. Böylelikle önce Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya indim. Daha sonra Sırbistan’nın başkenti Belgrad’a otobüs ile geçtim. İnternete “Saraybosna’da gezilecek yerler” veya “Belgrad’ta gezilecek yerler” yazarsanız bununla ilgili yığınla bilgi göreceğinizden detaylı açıklamalar yapmayacağım. Devamı Yorumda .... #tatilsepeti#tatilsebebimvar... See MoreSee Less
Pratik dersleri zor olan bir bölümde okuyorsanız öğreninimiz devam ederken dersler sıkıcı bir hale gelebilmektedir. Onun için sosyal aktivitilere zaman ayırmak bir nebze olsun dikkatinizi toplamanıza yardımcı olur. Veteriner hekimliği okurken bir yandan açık öğretimde medya ve iletişim bölümüne kayıt yaparak fotoğrafçılığıa merak saldım. Daha sonra okuldaki fotoğrafçılık kursuna ve sonrasında kulubüne kayıt oldum. Her ne kadar ne kadar teorik derslerle bir çok şeyi öğrensenizde sahada uygulamadan bunun meyvelerini alamazsınız. Bir şekilde babamları ikna etmiştim. Benden habersiz ineğimizi satıp onun ücretiyle fotoğraf makinesi almama yardımcı oldular. O gün hem kurslarla bilgilerimi pekiştiriyordum hemde bir yandan foto muhabirlik yapıyordum. Üniveriste yıllarımın şüphesiz en keyifli yılları bu şekilde geçen yoğun zamanlardı. Bazen sınavlarımı erteleyip haber peşinde koştuğumu hatırlarım. Evet okurken aynı anda farklı işlerle uğraşmak elbetteki meşakkatli ama inanın bu zihninizi dinç tutarak daha sağlıklı kalmanızı sağlıyor. Son iki yıldır hepimiz evlere tıkıldık. Umuyorum ki en kısa zamanda gezebildiğimiz günlere döneriz. Bu arada ilk foroğraftaki amcayı Diyarbakır Dağkapı meydanında görmüştük. Yaklaşık 1 saat boyunca onu çekmemize izin vermişti. Orjinal halini bulamazsamda tekrar paylaşmak istedim. #tatilsebebimvar#tatilsepeti#tatilsepetiphotograpyFotoğraf 1 - Dağkapı Meydanı - Hüzünlü Gözler #yaşlı#hüzünlügözler#dağkapı#diyarbakır#portre#fotoğrafFotoğraf 2 - İstanbul Beykoz - Kuş bakışı #istanbul#doğa#kuşbakışı#binalar#doğa#yürüyüşFotoğraf 3 - İsveç Stokholm - Dar Sokaklar #iskandinav#eskievler#mimari#renklievler#renkler... See MoreSee Less
0 Comments